Haberler

Araçlardan Salınan Partiküller İnsan Sağlığını Nasıl Tehdit Ediyor? Araçlardan Salınan Partiküller İnsan Sağlığını Nasıl Tehdit Ediyor?

Motorlu araçların saldığı partiküller soluduğumuz havayı zehirliyor. Bu partiküller hava kirliliğinin bir numaralı nedeni ve Avrupa Birliği’nde her yıl yarım milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Bu rakam trafik kazasında hayatını kaybedenlerin 10 katı.

Selanik’teki Aristot Üniversitesi’nde profesör olan ve Avrupalı Araştırma Projesi DOWNTOTEN’in koordinasyonunun üstlenen Zissis Samaras bu partiküllerin insan sağlığını nasıl etkilediğini şu şekilde anlatıyor:

“Arabaların eskisine göre çok daha “temiz” oldukları bir gerçek. 80’li yıllardan bu yana atmosfere salınan partiküller bakımından çok yol kat ettik, şu anda çok daha az partikül salıyoruz. Bazı durumlarda konsantrasyonları bizi çevreleyen havadan daha az. Fakat hala birkaç sorunumuz var. Bu sorunların büyük bir kısmı nanopartiküllerle ilişkili. Mevcut düzenlemeler neredeyse gaz kadar küçük olabilen bu nanopartikülleri içermiyor.

Bu nanopartiküller insan sağlığını iki şekilde etkileyebilir. İlk olarak ciğerlerin çok derinlerine kadar geçebilirler. Bize bu şekilde zarar verebilirler. Ek olarak, çok küçük olduklarından başka maddeler onları absorbe edebilir ve bu şekilde de ciğerlerimize girebilirler.”

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?
Motorlu araçların saldığı partiküller soluduğumuz havayı zehirliyor. Avrupa Birliği’nde her yıl yarım milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Avrupalı Araştırma Projesi Downtoten de çalışan bilim insanları soruna çözüm arıyor.

Hava kirliliği trafiğin yoğun olduğu pek çok şehrin en büyük sorunlarından biri. Motorlu araçlardan salınan partiküller hava kirliliğine neden olan etkenlerin başında geliyor. Son model araçlarda karbondioksit salınımları eski modellere göre daha düşük, fakat uzmanlar daha fazla partikül saldıklarından şüpheleniyor. Bu nanopartiküller çok küçük olduğundan hesaplamaya fırsat vermiyor.

Avrupalı Araştırma Projesi Downtoten’in koordinasyonunu üstlenen Zissis Samaras sorunu şu şekilde açıklıyor:
“Bu araçların bazıları, örneğin direkt benzin enjeksiyonlu araçlar veya bazı motorsikletler çok yüksek miktarda nano partiküller salabiliyor. Bu nanopartiküller o kadar küçük ki, var olan araçlar ve metotlarla hesaplamamız mümkün değil. Bu nedenle güncel düzenlemeler bu tip partikülleri içermiyor.”

Araba egzozlarından çıkan nanopartiküller havada bulunan farklı maddelerle etkileşime giriyor. Çapı 23 nanometrenin altındaki partiküller akciğerlerimizden geçerek kan dolaşım sistemimize ulaşıyor ve pek çok hastalığa neden oluyor.

Avrupalı araştırma projesi Downtoten çevresel yaşlanma olarak adlandırılan süreci laboratuvarda yeniden oluşturuyor. Profesör Samaras projeyle çevresel yaşlanma sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalıştıklarını ifade ediyor:

“Yaşayan canlılar olarak bu tarz zincir reaksiyonlardan zarar görüyoruz. Burada yapmaya çalıştığımız şey, süreci daha iyi anlamak. Kullandığımız teknolojiler ve yakıtlara dair ve aynı zamanda onların insanlar ve insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında veri topluyoruz.”

Araştırmacılar test aracının egzoz borusunu nanopartikülleri ölçen aygıtlarına bağlıyor. Atmosferde günler alabilen çevresel yaşlanma süreci burada hızlandırılmış bir şekilde gerçekleştiriliyor. Buna paralel olarak bilgisayar simülasyonlarından faydalanılıyor.

Sistem, laboratuvar ortamı dışında, gerçek hayat salınımlarını da ölçebilmek amacıyla bir arabanın içine sığacak şekilde tasarlandı. Bu şekilde test aracı araştırma merkezinden çıkabiliyor ve trafikteki salınımları ölçebiliyor.

Bir sonraki adım ise teknolojiyi pazara taşımak. Araştırmacılar motorlu araç üreticilerinin downtoten yardımıyla daha az partikül salan, daha iyi motorlar üretmek için kullanmasını umuyor.

“Hedef, içten yanmalı motorun 0 salınım yapan makinalar haline gelmesini sağlamak.” diyor Profesör Samaras, “aksi halde onlardan tamamen kurtulmamız gerekecek. Bunlar yerine farklı motorları kullanmak zorunda kalacağız.”

Elektronik Atıklar Çok Tehlikeli Elektronik Atıklar Çok Tehlikeli

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sıfır Atık Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Yüksel Ardalı, "Kağıt ve ambalaj atıklarının dışında tehlikeli atıklar mevcut ve bunların toprağa, suya, havaya karışmaması gerek. Özellikle elektronik atıklar bu konuda çok tehlikeli" dedi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sıfır Atık Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Yüksel Ardalı, "Kağıt ve ambalaj atıklarının dışında tehlikeli atıklar mevcut ve bunların toprağa, suya, havaya karışmaması gerek. Özellikle elektronik atıklar bu konuda çok tehlikeli" dedi.

Türkiye genelinde başlatılan "Sıfır Atık Proje"sine dahil olan Ondokuz Mayıs Üniversitesinde, projenin etkin ve sürdürülebilir olması amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantıları devam ediyor. Rektör Danışmanı ve Üniversite Sıfır Atık Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Yüksel Ardalı, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde OMÜ personeliyle bir araya gelerek sıfır atık sisteminin kurulması, atıkların sınıflandırılması, proje kapsamında yapılanlar, yapılması planlananlar ve toplanan atıkların değerlendirilmesi konularında bilgi verdi.

"Sıfır atık sisteminin sürekliliğinin garantisini vereceğiz"

OMÜ'nün tüm birimlerinde, etkin sıfır atık sistemi kurarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına "sıfır atık belgesi" için başvuracaklarını kaydeden Prof. Dr. Yüksel Ardalı, "Sıfır atık belgesi ile sıfır atık sisteminin üniversitemizde sürekliliğinin garantisini veriyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da ilgili il müdürlüklerine yetki vererek her sene sıfır atık sistemini kontrol edecek. Zaten entegre sistemiyle bir kontrol söz konusu" diye konuştu.

"Sıfır atık projesinden olumlu geri dönüşler alınıyor"

Sıfır Atık Projesi'nin OMÜ genelinde sağlıklı ilerlediğini ve olumlu geri dönüşler alındığını ifade eden Prof. Dr. Yüksel Ardalı, bu kapsamda yapılanlar ve yapılması planlar hakkında şunları söyledi: "Öncelikle mevcut durumumuzu tespit ederek yaklaşık değerler elde ettik. Daha sonra OMÜ'nün ihtiyaç analizi yaparak personele eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına başladık. Bundan sonra uygulama, izleme ve kayıt tutma faaliyetlerini yapacağız. Atıkları kayıt altına alacağız ve ilgili firmaya teslim ederken elimizde ne kadar ve ne tür atık verildiğine dair yazılı bir belge olacak. Ayrıca bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında İletişim Fakültesi öğrencileri projeyi tanıtan oldukça da ilgi gören bir tanıtım filmi çekti ve üniversitemizin sosyal medya hesaplarından yayınlandı. Bunun yanı sıra sosyal medya hesaplarımızdan da proje ile ilgili bilgiler ve yapılan faaliyetler sunuluyor."

"Elektronik atıklar çok tehlikeli ve bu konuda duyarlı olmalıyız"

Atıkların sınıflandırılmasına ve mali değeri olan atıkların ekonomiye yeninden kazandırılmasına dikkat ettiklerini vurgulayan Yüksel Ardalı, "Kağıt ve ambalaj atıklarının dışında tehlikeli atıklar mevcut ve bunların toprağa, suya, havaya karışmaması gerek. Özellikle elektronik atıklar bu konuda çok tehlikeli. Toprağın kirlenmesinde yüzde 70 oranında elektronik atıkların payı var. Üniversite olarak bizim bu konuda daha duyarlı olmamız lazım. Bunun için bir atık yönetim planı hazırladık. Bu planı, eğitimli personelle birlikte sürdüreceğiz. Topladığımız evsel, tıbbı, tehlikeli, elektronik gibi her tür atığı iyi korunan geçici depolama alanlarında saklayacağız. Türüne göre depolanan atıklar kayıt altına alınacak. Haftalık toplanan atığın miktarı, yaklaşık olarak değil tartılarak net bir sayı olarak belirlenecek. Toplanan veriler de Rektörlüğe bildirilecek. Organik atıklar da Üniversitemizin toprağında kullanılacak. Kısacası geri dönüşümü sağlanabilen her atık değerlendirilecek" şeklinde konuştu.

Rektör Danışmanı ve Üniversite Sıfır Atık Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Yüksel Ardalı'nın katılımcılarının sorularını yanıtlamasının ardından bilgilendirme toplantısı sona erdi
Çevre Bakanı Kurum: Depozito uygulamasına geçeceğiz Çevre Bakanı Kurum: Depozito uygulamasına geçeceğiz

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 2023'e kadar tüm içecek ambalajlarında da depozito uygulamasına geçileceğini bildirdi.

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Antalya’da düzenlenen ’2023e Doğru Türkiyede Çevre ve Şehirciliğin Geleceği İstişare Toplantısı’nın sonuç bildirgesini açıkladı. Bakan Kurum, 2 gündür geleceğe dair önemli konuları masaya yatırıp tartıştıklarını ve müzakere ettiklerini söyledi. Bakan Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2023 yılına kadar yılda en az bir defa olmak üzere düzenlenmesi planlanan 2023’e Doğru Türkiyede Çevre ve Şehirciliğin Geleceği İstişare Toplantısı’nın ilkini Antalyada gerçekleştirdiklerinden bahsetti.

’ÇEVREYE DUYARLI SANAYİLEŞMENİN ÖNÜ AÇILMIŞ OLACAK’


Toplantının sonuç bildirgesini okuyan Bakan Kurum, mekansal strateji planı sayesinde, tarım ve turizm arazileri korunarak, çevreye ve doğaya karşı duyarlı yeni sanayi alanları oluşturulacağını söyledi. 2023 yılına gelindiğinde tüm illerde makro ve mikro düzeyde mekansal planların hazırlanacağını aktaran Bakan Kurum, "Tüm yatırımlar bu plan çerçevesinde hayata geçirilecek. Çevreye duyarlı sanayileşmenin önü açılmış olacak. Yine bunun yanında, ilgili tüm kanunların çatısı mahiyetinde olacak, değer esaslı uygulamalardan yatay yapılaşmaya, sürdürülebilirlikten şeffaflığa kadar tüm alanlarda yeni şehircilik vizyonumuza uygun olarak 3194 sayılı imar kanununda köklü bir değişiklik yapılacak" dedi.

’YILDA EN AZ 300 BİN KONUT DÖNÜŞTÜRÜLECEK’

Kentsel dönüşüm seferberliği başlattıklarını vurgulayan Bakan Kurum, il ve ilçe bazında hazırlanacak Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi ile insan ve çevre odaklı dönüşüm projeleri hayata geçirileceğinin altını çizdi.

Böylelikle mahalle kültürünün ve yatay mimarinin esas alınacağı bütüncül yaklaşımın benimseneceğini kaydeden Bakan Kurum, "Böylece, bozulmaya ve çökmeye yüz tutan afet riski altındaki alanların ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevre koşullarına uygun dönüşümü sağlanacaktır. Kentsel dönüşümle, deprem başta olmak üzere afetlerdeki hasar ve kayıp riski asgari seviyeye indirilecek. Bu plan çerçevesinde, yılda en az 300 bin konut, 2023e kadar 1 milyon 500 bin, gelecek 20 yıl içinde ise tamamı, yani 6 milyon 700 bin konut dönüştürülecek. Tarihi mekanlara özgün kimliğini yeniden kazandıracak, kültür, turizm ve ticaret potansiyelini artıracak ve tarihi yapıları koruyacak stratejiler belirlenecektir" diye konuştu.

’ŞEHİRLERİMİZ AKILLI ŞEHİRLERE DÖNÜŞTÜRÜLECEK’

Akıllı şehir uygulamalarının hayata geçirileceğini belirten Bakan Kurum, şunları söyledi:

"İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizde akıllı şehir uygulamaları hayata geçirilecek. Akıllı şehirler coğrafi bilgi teknolojileri üzerine inşa edilecek. Şehirlerimiz hayata değer katan, yaşanabilir ve sürdürülebilir, bilgi toplumunun yaşam alanı olan akıllı şehirlere dönüştürülecek. 2019-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı bu amaçla hazırlandı. Yerel yönetimler ve özel sektörün bu konudaki yatırım ve projeleri desteklenecek. Kırsal yerleşmelerde örnek mimari projeler uygulanacak. Kimlikli şehirler için yöresel mimari projeleri üretilerek yerleşmelerin kimlik ve kültürleri ile yöresel mimarinin canlandırılması için 81 ilin kırsal yerleşmelerinde örnek yöresel mimari projeler elde edilecektir. Yaylalarımızın, köylerimizin kültürel, tarihi ve doğal dokusu korunacaktır."

’YATIRIMLAR HAZİNE ARAZİLERİ İLE DESTEKLENECEK’

Tıbbi, aromatik ve süs bitki türlerini yetiştirmek amaçlı Hazine taşınmaz arzı artırılarak, bu bitki türlerinin ülkemizde üretiminin teşvik edileceğini aktaran Bakan Kurum, "Yerli hayvancılık sektörünün canlandırılması Hazine taşınmazları ile desteklenecek. Ayrıca hazine taşınmazları sektörler bazında yatırımcılara arz edilecek. Önümüzdeki 5 yıl içinde 300 milyon metrekare hazine arazisi üretime açılacak. Tarım, hayvancılık ve sanayimiz desteklenecektir" dedi.

’SIFIR ATIK PROJESİ GELECEĞİMİZDİR’

Plastik poşetle mücadelenin süreceğine değinen Bakan Kurum, şöyle konuştu:

"Bir yıl önce, Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde başlatılan ’Sıfır Atık Projesi’ 2023e kadar tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörümüz tarafından uygulamaya geçecektir. 2023 yılında ’Sıfır Atıkta yıllık 20 milyar TL tasarruf elde edilecek ve en az 100 bin vatandaşımız iş sahibi olacaktır. Plastik poşetle mücadele kararlılıkla sürdürülecek. Yıllık 440 olan kişi başı plastik poşet kullanımı 5 yıl içinde 40'a düşürülecek. Şehirlerimizdeki atık problemini minimuma indirmiş olacağız. 2023'e kadar tüm içecek ambalajlarında da depozito uygulamasına geçeceğiz."

’2023 YILINDA KATI ATIK HİZMETİ ALMAYAN HİÇBİR ŞEHRİMİZ KALMAYACAK’

Katı Atık Planı (KAP) Projesi kapsamında yerel yönetimlerin bakanlıkça destekleneceğini dile getiren Bakan Kurum, böylece katı atık yönetim tesislerinin yatırımlarının tamamlanmasının sağlanacağını belirtti. Bakan Kurum, 2018 yılında 88 düzenli depolama tesisiyle ülke nüfusunun yüzde 75ine hizmet verilirken KAP Projesi kapsamında yapılan yatırımlarla 2023 yılında nüfusun tamamına hizmet verileceğini söyledi. Bakan Kurum, "Böylece çöplerimizin çevreye verdiği zararların etkisi en aza indirilecek, vahşi depolamaya son verilecek. Bu sayede insan ve çevre sağlığı korunacak. Havanın, suyun ve toprağın kirlenmesinin önüne geçilecek" dedi.

’ATIK SULARIN TAMAMI ARITILACAK’

2019 sonu itibariyle toplam belediye nüfusunun yüzde 89una atık su arıtma tesisi ile hizmet verileceğinden bahseden Bakan Kurum, "Bu oran 2023 yılında yüzde 100e çıkartılacak ve arıtılan atık suyun yüzde 5'i yeniden kullanılacaktır. Bu sayede akarsularımızı, derelerimizi, havzalarımızı korumuş olacağız. Aynı zamanda tüm arıtma tesisleri 7 gün 24 saat dijital ortamdan izlenecek ve çevremizin kirletilmesine hiçbir şekilde müsaade edilmeyecektir" diye konuştu.

’İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLECEK’

Ülke olarak sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 21 oranında artıştan azaltmayı hedeflediklerini vurgulayan Bakan Kurum, bölgesel ölçekte iklim değişikliğine uyum stratejisi ve eylem planlarının tamamlanacağını dile getirdi. Son yıllarda sıklıkla yaşanılan taşkın, sel ve kuraklık gibi afetler başta olmak üzere iklim değişikliğinin ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan olumsuz etkilerinin azaltılmasının hedeflendiğini kaydeden Bakan Kurum, bu amaçla öncelikle Karadeniz Bölgesi için başlatılan iklim değişikliğine uyum stratejisi ve eylem planı çalışmalarının, 2023 yılına kadar 7 bölge için tamamlanmış olacağını söyledi.

Bakan Kurum: "Plastik Poşet Kullanımı Yüzde 65 Azaldı" Bakan Kurum: "Plastik Poşet Kullanımı Yüzde 65 Azaldı" Bakan Kurum: "Plastik Poşet Kullanımı Yüzde 65 Azaldı"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, alışveriş poşetlerinin ücretli hale getirilmesinden sonra kullanım oranının ilk 15 günde yüzde 60-65 oranında azaldığını belirterek, "Hedefimiz şu an kişi başı 440 olan poşet sayısını 2023'te 40'a düşürmek" dedi. Bakan Kurum, Türkiye Emlak Katılım Bankasının tekrar faaliyete başlaması için yoğun çalışmalar yürüttüklerini de söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te bir otelde düzenlenen '2023'e Doğru Türkiye'de Çevre ve Şehirciliğin Geleceği' isimli toplantıya katıldı. Toplantının amacından bahseden Bakan Kurum, bakanlığa bağlı tüm kurumların bu toplantıda birbirleriyle uyumlu hale gelerek, istişare içinde olacaklarını bildirdi. Kurum, "Bu anlamda bu toplantıyı önemsiyoruz. Bakanlık olarak önümüzdeki süreçte ülkemizin, şehirlerimizin bizden çok beklentisi var. Buradaki her müdürümüz bulunduğu ilde bakanlığımızın yaptığı işleri temsil ediyor. Onun için bize sunacağınız öneriler çok önemli" dedi.

Millet bahçeleri

Başarının sırrının, hedefi durmadan takip etmek olduğunu ifade eden Kurum, plansız hedefin sadece dilekten ibaret olduğunu kaydetti. Yaptıkları her işte plan yapmaları gerektiğine dikkat çeken Bakan Kurum, "Bugün kentsel dönüşümde de, millet bahçelerini de konuşacağız. Plan yapmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın belirlediği bir hedef var. 2023 Türkiyesi. Ekonomide ve ihracatta öncü, şehircilikte dünya markası ülke olmak istiyoruz. Hedefimizdeki yolu aydınlatan 2023 vizyonumuz var. Bu anlamda en önemli gündem maddemizde çevreye duyarlı şehirlerimizdir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak kültürümüze, medeniyetimize uygun, yaşanabilir şehircilik için atılan tüm adımları destekliyoruz. Yine bu inançla illerimizi ziyaret ediyoruz. Şu ana kadar 31 ilimizi ziyaret ettik, bazı illere birkaç defa gittik. Fakat şehirler için gidecek çok mesafe var. Bugün dünyaya baktığımızda artık ülkeler değil, şehirler yarışıyor. Dolayısıyla şehirlerin yaşam kalitesini yukarıya çıkarmak öncelikli hedeflerimiz. Bu öncelikli hedef doğrultusunda Şehrin acil ihtiyacı neyse bu toplantılar çerçevesinde tespit ediyoruz, ayanı gün aynı saatte çözüm bulmaya gayret ediyoruz. Aldığımız kararları Ankara'ya döndüğümüzde sizlerle paylaşıyoruz. Ankara'da yapılması gereken işleri de planlayarak yapmaya gayret gösteriyoruz."

"Şehirlerin geleceği adına çok iyi değerlendirmek zorundayız"

Önümüzdeki 5 yıllık dönemin doğru planlanması gerektiğine dikkat çeken Bakan Murat Kurum şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye olarak uzun süredir böyle bir süreci yaşamadık. Sürekli seçimler önümüzde geldi. 4 buçuk 5 yıllık dönemi şehirlerin geleceği adına çok iyi değerlendirmek zorundayız. Buradaki yapacağımız toplantılar genel müdürlüklerimizce, başkanlıklarla, planlamalarla güçlü Türkiye için planlar olacaktır. Aynı heyecanla önünüzdeki 5 yılı değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye Ulusal Mekansal Statümüzü Planı başlattık. Bu plan bizim için çok önemli. Bunu birkaç üniversitemizle bir yürüyoruz. Şehirlerimizin gelecek adına, sanayileşmesi adına yapacağımız projelerin daha doğrusu mekanlarda yapıldığı ve 'bunu iyi ki yapmışız' dediğimiz projeler olsun istiyoruz. 2023'e kadar şehirleri verimli şehre dönüştürme hedefimiz var bunu da hep birlikte yapmış olacağız."

"Sıfır atığa geçmemiş belediye ve vali görmek istemiyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 100 günlük eylem planının planlamalarının tamamlandığının altını çizen Bakan Kurum, "Yüzde 98'lik bir başarıyla gerçekleştirdik. İkinci 100 günlük eylem planları için çalışmalara başladık. Aynı azimle devam ediyoruz. Bu çalışmaları yaptığımızda, evimize gittiğimizde kafamızı yastığa koyduğumuzda içimiz rahat. Ülkemiz ve şehir için bir şeyler yapmanın sevinci içerisinde başımızı yastığa koyuyoruz. 2023 yılı için gerek ülkemiz gerekse bakanlığımız adına çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bakanlığımız hizmet yarışında olmalıdır. Güçlü Türkiye'nin yolu güçlü kentlerden geçer. Sorumluluğumuz çok büyük. Bizim geleceğimizde israf yoktur, tasarruf etmek vardır. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan'ın başlattığı Sıfır Atık Projesi çok önemlidir. Bugün 11 bin 800 kamu ve kuruluş binasında hizmet vermeye başlamıştır. 13 bin kuruluşumuzda sıfır atık projesine geçmektir. Şehrinizde sıfır atığa geçmemiş ne bir belediye, ne bir vali olmasın. Vali ve belediye görmek istemiyoruz. Genel müdürlüğümüzden her türlü desteği alabilir. İlinizdeki belediyelerin ve valilerin bu noktada çalışması ve gayret göstermesi noktasında yürütmemiz büyük önem arz ediyor. 2023'e geldiğimizde 100 bin kişiye doğrudan istihdam ve yılda yaklaşık 20 milyar tasarruf sağlamayı öngörüyoruz. Sıfır atıkta yönetmeliğimiz çıkacak" dedi.

"Hedefimiz kişi başı 40 adete düşürmek"

Plastik poşetlerin ücretli olmasına da değinen Bakan Kurum, "Artık plastik poşetlerimiz 25 kuruş üzerinden satılıyor. Artık ülkeler plastik poşetleri paralı yapmayı bırakın yasaklıyorlar. Dolayısıyla yıllık 30-35 milyar adet olan plastik poşet kullanımını biz 2023 yılında kişi aşı 40 adete düşüreceğiz. Şu an 440 adet. Geleceğimiz adına çok önemli bir süreç başlatmış olduk. Bu sayede hepimizin gençliğinde çocukluğunda yaşadığı, o annelerimizin bez çantalarına filelerine dönüyoruz. Açıkçası bu kampanyayı tüm ülkemiz benimsediler. Ben buradan hepsine teşekkür ediyorum. Görüyoruz ki ilk 10-15 günlük süreçte yüzde 60-65'lik oranında da bir azalma gösterdi. İnşallah bizim hedefimiz yüzde 90 azalma sağlayarak, kişi başı 40 adede düşürmek" ifadelerini kullandı.

Bakanlığı ve ülkeyi ilgilendiren bir başka önemli konuya değinen Bakan Kurum sözlerine şöyle devam etti:

"İklim değişikliği artık dünyada ve ülkemizde günlük yaşamı etkileyen olumsuz bir durum. Seller ve kuraklık ki bizde diğer şehirlerimize seller ve afetlerden dolayı gidiyoruz. Uzun süreli olmayan yangınlar afetler artık dünyamızda sık yaşanmaya başlandı. Küresel ortama sıcaklıklarda her yıl yeni rekorlar kırıyor. Deniz suları çok önemli. 1980 yılından bu yana 20 santim yükselmiş durumda. Düşünün ki bugün deniz kenarındayız. Belki bu otelin zemin katı yüzyıllar sonra çevreyi korumazsak eğer sular altında kalacak. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız. 1993 yılından bu yana da denizlerdeki yükseliş eskiye nazaran iki kat daha fazla artmaya başlamış durumda. İklim değişikliğine neden olan sera gazı salınımı bu hızla devam ederse yaşanacak küresel kayıp 2050 yılına kadar 500 milyar doları bulacak. Çok büyük bir rakam. Sadece rakam maddi anlamında değil baktığımızda çevremize vereceği zararlar olacak. Ülkemizde küresel iklim değişikliğiyle baş etmek için 2030 yol haritamızı belirledik, 2030 yılında sera gazi emisyonlarından artıştan yüzde 21 azaltmayı taahhüt ettik ve çalışmaları sürdürüyoruz. Stratejileri belirledik ve çalışmaları başlattık. Karadeniz bölgesinde çalışmalarımız var. Önceliğimiz malum olduğu üzere Karadeniz bölgesinde yaşanan sel, taşkın gibi doğal afetlerin sayısı ve sıklığı arttı. Bölgede yer alan 18 ilin yerleşim yerinin iklim değişliğinin artırılmasına yönelik eylem planını hazırlıyoruz."

"6 milyar 7 konutun dönüşmesi gerekiyor"

Tüm şehirlerdeki yaşam kalitesinin arttırılması hakkında açıklamalar yapan Kurum şöyle konuştu:

"2013 yılında Cumhurbaşkanımızın, 'Bedeli ne olursa olsun bu işi yapacağız' dediği süreçte bugüne kadar yaklaşık 890 bin konutun dönüşümüne başladık. Bir kısmı devam ediyor. Her geçen gün yenilerini yapmak için gayret gösteriyoruz. 6 milyar 7 konutun dönüşmesi gerekiyor. Her yıl 300 bin konut dönüştüreceğiz, 20 yıl sürede hep birlikte tamamlayacağız. Bunu yaparken kentsel dönüşüme ilişkin eylem planı hazırlıyoruz. Sektörümüzle yerel yöntemimizle bunu paylaşacağız. Kentsel dönüşümü yapmak isteyen belediye şunu yapacak tüm şehir için eylem planı hazırlayacak. Bu eylem planı içerisinde acil noktalar belirlenerek belli kısmı yerine belli, kısmı rezerve alanları olmak üzere dönüşümü yapacağız. Biz kentsel dönüşümü kendi içinde ikiye ayırıyoruz. Tarihi kent merkezindeki dönüşüm diğeri ise deprem riski taşıyan yıkık vatandaşın can ve mal güvenliğini taşıyan yerler olmak üzere yapacağız. Bakanlığımız belirleyeceği teminat şartlarına yükleniciler uymak zorundalar. Teknik ve mali kriterle uymak zorundalar. Bu sayede hem vatandaşın mağduriyetini engellemiş olacağız. Bu kentsel dönüşüm stratejimiz bittiğinde valilerimize bu stratejileri gönderip dönüşüm sürecini isteyeceğiz. Medeniyetimizin tarif ettiği şekilde mevcuttaki yoğunluğu 8-10 katsa da bunu geçmeyecek proje yürütmek istiyoruz. İmar barışı süreci yürütüyoruz. 30 Haziran 2019'a uzattık. Bugüne kadar başvuran 900 milyon 687 bin 17 milyar lira toplam tutarda. Devlete geldi. 30 Haziran'a kadar uzattık ve süre içinde başta il müdürler olmak üzere sorumluluk düşüyor. Bu süreci tamamladığımızda çok güzel veri elde edeceğiz. 10.7 milyar lira, 1,4 milyar harç geliri sağladık" dedi.

"Türkiye Emlak Katılım Bankasının tekrar faaliyete başlaması için çalışmalar yürütüyoruz"

Türkiye Emlak Katılım Bankasına ilişkin açıklamalarda da bulunan Bakan Kurum, bankayı çok yakın bir zamanda açmayı planladıklarını söyledi. Açılışa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağını kaydeden Bakan Murat Kurum, "Türkiye Emlak Katılım Bankasının 93 yıllık mirası ve tarihi var. Bankanın tekrar faaliyete başlaması için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Bankanın temel stratejilerini, müşteriye ulaşacağı kanalları ve sunacağı hizmet gruplarını belirledik. Nihai noktaya geldik" diye konuştu.
2019 2019'da Çevreyi Kirletenlere Uygulanacak Cezalar Belli Oldu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019 yılında çevreyi kirletenlere uygulanacak idari para cezaları açıkladı. Orijinalinden farklı egzoz kullananlardan yurt dışından tehlikeli atık getirene, ÇED'e aykırı davranandan toprağa atık gömenlere eylemin niteliğine göre 6 milyon TL'ye kadar idari para cezası uygulanacak.

'2872 Sayılı Çevre Kanunu'na aykırı durumlarda uygulanacak para cezalarına ilişkin tebliğ, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı.

Tebliğe göre yeni yılda egzoz gazı emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahiplerine bin 546, aracın standartlara aykırı emisyona sahip olması durumunda motorlu taşıt sahibine 2 bin 500 TL, aracın orijinalinde bulunan katalitik konvertör/katalizör/dizel partikül filtresini sökerek taşıtı kullananlara bin 546 TL, 'Egzoz Gazı Emisyon Yetki Belgesi' bulunan; ancak gerekli şartları kaybettiği halde ölçüme devam eden ya da kurallara aykırı ölçüm yapanlara 6 bin 186, gerekli belgeler olmadan egzoz gazı ölçümü yapanlara 12 bin 373 TL idari para cezası uygulanacak.

Umuma açık yerlerde çevreyi kirletenlere ise 287 TL ceza kesilecek.

Hava kirliliği yönünden önemli etkileri nedeniyle kurulması ve işletilmesi yönetmelikle izne tabi tutulan tesisleri, yetkili makamlardan izin almadan kuran ve işleten veya iznin iptal edilmesine rağmen kurmaya ve işletmeye devam eden veya bu tesislerde izin almaksızın sonradan değişiklik yapan veya yetkili makamların gerekli gördükleri değişiklikleri tanınan sürede yapmayanlara 72 bin 197, emisyon miktarları belirlenen sınırları aşan tesislere 144 bin 404 TL para cezası kesilecek.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde verdikleri taahhütnameye aykırı davrananlara, her bir ihlal için 30 bin 75 TL, idari para cezası uygulanacak. 2019'da tesislerinde atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara 180 bin 509 TL para cezası kesilecek. Öte yandan standartlara aykırı şekilde fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için ruhsat sahiplerine 36 bin 95 idari para cezası verilecek.

Türkiye'nin egemenlik alanındaki denizlerde, bağlantılı sularda, tabii veya suni göller ve baraj gölleri ile akarsularda petrol ve petrol deşarjı yapan bin grostona kadar olan tankerlere groston başına 494 TL, daha büyük tankerlerde ise bu miktara ilave olarak groston başına 136,1 TL idari para cezası uygulanacak. Kanunda ve yönetmelikte öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 72 bin 197 TL ceza kesilecek.
2017 Yılı Tıbbi Atık İstatistikleri Açıklandı 2017 Yılı Tıbbi Atık İstatistikleri Açıklandı Sağlık kuruluşlarında 2017 yılında 86 bin ton tıbbi atık toplandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılı tıbbi atık istatistiklerini açıkladı. Buna göre; tıbbi atık istatistikleri kapsamında 2017 referans yılı verileri ilk kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı idari kayıtları kullanılarak üretildi. Çalışmada, 2017 yılı sonu itibari ile faaliyette olan bin 525 sağlık kuruluşu kapsanmış olup 85 bin 987 ton tıbbi atığın ayrı toplandığı tespit edildi. Toplam tıbbi atığın yüzde 87,6'sı sterilize edilerek depolama alanlarına, yüzde 12,4'ü ise yakma tesislerine gönderilerek bertaraf edildi. Toplam tıbbi atığın yüzde 25,1'inin İstanbul, yüzde 8,7'sinin Ankara, yüzde 6,6'sının ise İzmir'deki sağlık kuruluşlarında toplandığı tespit edildi.
“Sıfır Atık Zirvesi” Gerçekleştirildi “Sıfır Atık Zirvesi” Gerçekleştirildi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2017 yılında sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde oluşan atıkları kontrol altına almak ve gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak adına hayata geçirdiği ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerindeki “Sıfır Atık Projesi” kapsamında “Sıfır Atık Zirvesi” gerçekleştirildi.

Sıfır Atık Projesi’nde 1 yıl geride kalırken, Sıfır Atık Projesi kapsamında Türkiye ve dünyadaki mevcut durumu ile etkilerinin ele alındığı, "Sıfır Atık Zirvesi", Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. 

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin katılımlarıyla gerçekleşen Sıfır Atık Zirvesi’nde projenin çevre, sosyal ve etik boyutunun yanı sıra döngüsel ekonomiye katkısı tartışıldı. Zirvede ayrıca iyi uygulama örneklerine ilişkin deneyimler paylaşıldı. 

Zirvede konuşan Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi “Sıfır Atık projesi ile atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşüme girmesiyle, daha yaşanabilir bir çevre, daha güçlü bir ekonomi hedefliyoruz. Ekim 2017’de başlattığımız proje, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın gayretli çabalarıyla güzel bir aşamaya geldi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlık binalarında başlattığımız çalışma, dalga dalga tüm ülkeye yayılıyor. Proje çerçevesinde, bir yıl boyunca, toplumun tüm kesimlerinden çok güzel destekler aldık. Sanayicilerimiz, iş adamlarımız, üniversitelerimiz kendi kurumlarında örnek sistemler kurdular. Her birini çevre duyarlılıkları nedeniyle tebrik ediyorum. Şimdi iş, büyük ölçüde belediyelerimizde. Vatandaşlarımızın, evlerinde ayrıştırdıkları atıkları, belediyelerimizin aynı mantıkla toplayıp dönüştürmesi gerekiyor. Belediyelerin vahşi depolamayı terk edip, depolama veya yakma yerine geri kazanıma odaklanması lazım. Atıkları, enerjiye veya komposta dönüştüren entegre tesisler, tüm şehirlerimizde olmalı. Bizlerin de kullan-at kültürünü bir tarafa bırakarak, değişimi başlatmamız gerekiyor. Bunun da ilk aşaması bireysel tutumlarımız” ifadelerini kullandı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum zirvede yaptığı konuşmada “Sıfır Atık Projesi bir tasarruf ve verimlilik projesidir. Çevre konusunda son dönemde yaptığımız çalışmalarla atığı öncelikli bir sorun olmaktan çıkarttık. Ve atığı hammadde ve yeni ürünlere dönüşecek bir kaynak olarak görmeye başladık. Projenin hayata geçirildiği yaklaşık bir yıllık dönemde; 2,2 milyon ton ambalaj atığı, 58.000 ton atık elektrikli ve elektronik eşya, 38.000 ton bitkisel ve 80.000 ton madeni atık yağ,184.000 ton ömrünü tamamlamış lastik kaynağında ayrı toplanarak geri kazanılmıştır. Hedefimiz, önümüzdeki günlerde yayımlayacağımız Sıfır Atık Yönetmeliği ile bu uygulamayı bütün ülkeye yaymaktır. Bu noktada belediyelerimize önemli görevler düşüyor. Hazırladığımız yönetmeliğe göre belediyelerimiz bundan sonra ikili toplama sistemi ile atıkları ayrı toplamak için hizmet verecekler. Bu uygulamayı hayata geçirmeleri için belediyelere 2019 yılı sonuna kadar süre verdik. 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren de plastik poşetlerimizi ücretli hale getiriyoruz. Böylece yıllık 440 olan kişi başı plastik poşet kullanımı 2019 yılı sonunda 90’a, 2025 yılında ise 40 adete düşürülecektir. Diğer bir çalışmamız ise içecek ambalajlarına depozito uygulaması olacaktır. Böylece evsel atıklar içerisinde önemli bir miktar teşkil eden bu atıkların temiz, kaliteli ve etkin bir şekilde toplanmasını sağlayacağız. Bunları başardığımızda 2023 yılında evsel atık geri kazanım oranımızı en az yüzde 35 seviyesine çıkartacağız. Tüm bu çalışmalarla hedefimiz yıllık; 100.000 kişiye doğrudan istihdam, 20 Milyar ₺ ekonomik kazanç, İstanbul’un bir yıllık su ve elektrik ihtiyacı eşdeğeri tasarruf, 2 Belgrad Ormanı kadar ağacın kurtarılması, cari açığın %8 oranında azaltılması sağlanacaktır” değerlendirmelerinde bulundu.

Zirvenin açılışında ayrıca Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Akdeniz Eylem Planı (UNEP/MAP) İcra Direktörü Gaetano Leone “Plastik Atıklar ve Deniz Kirliliği” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. 

Zirvede gerçekleştirilen ödül töreninde, Sürdürülebilirlik Politikaları ve Sıfır Atık Projesine Destek Ödülü’nü Türk Hava Yolları adına İcra Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, Sıfır Atık- İyi Gelecek Ödülü’nü Boğaziçi Üniversitesi adına Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, Sıfır Atık Sosyal Sorumluluk Ödülü’nü TEMA Vakfı adına TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Sıfır Atık Üretim Ödülü’nü SÜTAŞ adına SÜTAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Yılmaz , Sıfır Atık Yenilikçilik Ödülü’nü İSBAK adına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Sıfır Atık Medya Ödülü’nü TRT adına TRT Genel Müdürü İbrahim Eren aldı. 

Zirvenin panel kısmında ilk olarak Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin bir konuşma gerçekleştirdi. 

Zirvede ayrıca “Sıfır Atık İyi Uygulama Örnekleri”, “Sıfır Atık Uygulamalarının Sektöre Yansımaları” ve “Sıfır Atık Yönetiminin Sosyal Boyutu” başlıklı paneller gerçekleştirildi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ülkü Yetiş moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sıfır Atık İyi Uygulama Örnekleri” paneline İSTAÇ Genel Müdür Vekili Fatih Hoşoğlu İSBAK Genel Müdürü Muhammed Alyürük, Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı, Sütaş A.Ş. Enerji ve Çevre AR-GE Grup Müdürü Mustafa Gül konuşmacı olarak katıldı. 

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sıfır Atık Uygulamalarının Sektöre Yansımaları” paneline Benli Geri Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Benli, Hexagon Entegre Katı Atık Yönetimi Teknik Direktörü Mehmet Ali Nalçacıoğlu, PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı) PAGÇEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Geri Dönüşüm İktisadi İşletmesi) Başkanı Yavuz Eroğlu, Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye Direktörü Rıfat Ünal Sayman konuşmacı olarak katıldı. 

Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Güray Salihoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sıfır Atık Yönetiminin Sosyal Boyutu” paneline Ticaret Bakanlığı Daire Başkanı Dr. Yakup GÜZEL, Gıda Kurtarma Derneği Kurucu Üyesi-Fazla Gıda A.Ş CEO’su Olcay Silahlı, FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık konuşmacı olarak katıldı.

Zirve kamu, yerel yönetimler, özel sektör, yabancı misyon, sivil toplum kuruluşları ve medya temsilcilerinin geniş kapsamlı katılımıyla gerçekleştirildi.

SIFIR ATIK PROJESİ Hakkında

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan projeksiyonlarda, Türkiye genelinde, 2023 yılında oluşan atığın 33 milyon tona çıkması beklenmektedir. Oluşan bu atıkların herhangi bir işleme tabi tutulmadan doğrudan depolama sahalarında bertaraf edilmesi, her yıl yüzlerce futbol sahası büyüklüğünde depolama alanına ihtiyaç duyulması anlamına gelmektedir. 

Sıfır Atık uygulamasıyla atıkların kaynağında ayrı toplanarak geri dönüşümünün sağlanması ile hammadde ve enerji israfının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda geri kazanılabilir atıkların yoğun olarak oluştuğu kamu kurumları, terminaller, eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, hastaneler, otel ve restoranlar ile büyük iş yerleri başta olmak üzere 2023’e kadar bütün Türkiye’de Sıfır Atık Projesi’nin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Bursa Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Bursa'da incelemelerde bulundu

Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat KURUM ve beraberindekiler 8 Eylül 2018 Cumartesi günü, bir dizi programa katılmak için gittikleri Bursa programı kapsamında Bakanlığın birçok çevre uygulamasını yerinde inceledi.

Osmangazi Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’ni ziyaret eden Bakan Kurum, bakanlık tarafından başlatılan ‘Sıfır Atık Projesi’ kapsamında çevrenin korunmasına yönelik uygulamaları yerinde inceledi

Doğal yaşam merkezindeki çocuklarla bir araya gelen Sayın Bakan, burada gerçekleştirilen etkinliklere katılım sağladı. Çocuklarla birlikte hayvanlara mama veren geri dönüşüm kumbarasına ambalaj atığı atarak hayvan maması ile yavru hayvanları besledi. Daha sonra hayvan rehabilitasyon merkezindeki alanda çocuklarla birlikte kurumuş yaprakları toplayan Sayın Bakan, ardından bu yaprakları organik gübre haline gelmesi için kompost üretim alanına olgunlaşmak üzere serdi. Çocuklarla birlikte elde edilen kompostlarla ağaç dikimi gerçekleştirildi ve etkinlik sonunda çocuklara çam fidanı hediye etti.

‘Sıfır Atık Projesi’ni tüm Türkiye’ye yayacaklarını vurgulayan Sayın Bakan, projenin örnek uygulamasını Osmangazi Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde gördüklerini kaydetti. Burada çocuklarımızla birlikte sokak hayvanlarını besledik. Bu bilinci yerleştirmek, gençlerimize aşılamak bizim için çok önemli. Gelecek nesillerimiz bugünden daha iyi olacak. Biz de bakanlık olarak sıfır atık projesini tüm Türkiye’ye yayacağız. Bu sayede ciddi gelirler elde edeceğiz. Yıllık 12 milyar TL kazançtan söz ediyoruz. Bursa’da aldığımız kararlarla sahada bir an önce uygulamalarını yapacağız” diye konuştu.

Sayın Bakanımızın Bursadaki programına, Milletvekilleri, Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mehmet Emin BİRPINAR, Bakan Yardımcısı Sayın Fatma VARANK ve Bakanlığımız diğer üst düzey yöneticileri eşlik etti.

Türkiye "Eko Etiket" ile yıl sonunda tanışıyor Türkiye "Eko Etiket" ile yıl sonunda tanışıyor

 yıl sonunda, tüketicilerin çevreye zararlı ve daha duyarlı ürünler arasında ayrım yapma imkanına kavuşacağı "Eko-Etiket" sistemine geçmeye hazırlanıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce 25 Temmuz'da başlatılan "Ulusal Çevre Etiket Sisteminin Kurulması Projesi"nin yıl sonunda tamamlanması planlanıyor.

Projeyle, 'nin kurumsal kapasitesinin artırılması ve AB Eko-Etiket mevzuatının, Türkiye mevzuatına kazandırılması hedefleniyor.

Çalışma kapsamında öncelikle 3 sektör ve 6 ürün seçilerek, "çevresel etiket" yönünden boşluk analizi yapılacak. Bu değerlendirmeye göre 3 farklı ürün için çevre etiketi uygulanacak kriterler oluşturulacak.

Proje sonunda ise Türkiye'de ilk kez 3 ürüne çevre etiketi verilecek. Böylece "Türkiye çevre etiket" uygulamasına geçilmiş olacak.

TÜKETİCİLERE ÇEVRE DUYARI SEÇENEĞİ

Çevre etiket sisteminin hem tüketici hem de üreticiyi ilgilendiren tarafları bulunuyor.

Ürünün ham madde temininden geri kazanımına kadar her safhasını kapsayan sistem, temiz üretim, sürdürülebilir tüketim için bir araç ve yeşil aklamaya (çevreye uyumlu gibi göstermeye) karşı kılavuz olacak. Sistem, tüketicilere seçenek sağlayacak bilgiyi sunacak.

Sistemle ayrıca "enerji verimliliği", "atık minimizasyonu" ve "ürün yönetimi" de teşvik edilecek. Böylece insanların, çevreye zararlı ve daha duyarlı ürünler arasında ayrım yapmasına yardımcı olunacak.

Öte yandan, "Türkiye Eko-Etiket" üreticilerin hem ihracatta avantajlı duruma geçebilmesine hem de iç pazarda ürünlerinin tercih edilmesine imkan sağlayacak.

EKO ETİKET NEDİR?

Avrupa Birliği'nin Eko-Etiket (çevre etiketi) uygulaması, tüketicilerin daha yeşil ürün ve hizmetleri ayırt edebilmelerine yardımcı olmak amacıyla başlatılmış bir uygulamadır. AB Çevre etiketi (Eco label), gıda, içecek, ilaç ve tıbbi ürünler dışındaki alanlarda herhangi bir hizmet ya da ürün için verilebilmektedir. Bugün AB Eko-Etiketi çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesini kapsamakta olup, yeni gruplar sürekli olarak ilave edilmektedir.

AB Bakanlar Konseyinin 23 Mart 1992 tarihli 880 sayılı Tüzüğü ile çevre etiket sistemi kurulmuş ve eko-etiket alan ürün-hizmet sayısı her geçen yıl hızla artmış ve 2010 yılında 1152 adet lisans verilmiştir. 2010 yılında mevzuat gözden geçirilerek düzenlenmiş ve 66/2010/EC sayılı Eko-Etiket Tüzüğü olarak yürürlüğe konulmuştur.

Bir çiçek amblemi ile simgelenen bu etiket, üretim ve tüketim araçlarının çevreye saygılı olduğunu göstermektedir

Bakanlık Çevre Görevlisi Vize Eğitimi Düzenleyecek Bakanlık Çevre Görevlisi Vize Eğitimi Düzenleyecek

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin talimatıyla çevre görevlisi vize eğitimi düzenlenecek.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından en önemli kirlilik kaynağı olan sanayinin kontrolü ve çevreye uyumunun sağlanması noktasında danışmanlık yapacak olan çevre görevlilerinin, çevre yönetim birimlerinin ve çevre danışmanlık firmalarının niteliklerine, sorumluluklarına ve belgelendirilmelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla, eğitim düzenlenecek.

Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmeliğin “Eğitim” başlıklı 17. Maddesine göre Bakanlık, belge sahibi çevre görevlilerine yılda en az bir kez eğitim veriyor veya verdiriyor. Bu kapsamda Bakanlık tarafından 2010 yılı içerisinde “Çevre Görevlisi Belgesi” alan ve 31 Aralık 2015 tarihine kadar belge geçerlik süresi bulunan çevre görevlilerine yönelik; 01-04 Mart 2015 tarihleri arasında Antalya’da 3 günlük “Çevre Görevlisi Vize Yenileme Eğitimi” düzenlenecek.

Usul ve esasların Bakanlık tarafından belirlendiği eğitime, çevre görevlileri vize dönemi içinde en az bir kez katılmak zorunda. Söz konusu eğitimde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile sanayiciler arasında yaşanan sıkıntılar değerlendirilecek ve sıkıntılara çözüm önerilerinin getirilmesi sağlanacak.

Vize eğitim programına yeni “Çevre Görevlisi Belgesi” almak isteyenler kesinlikle katılamayacak.